Draga 5 Ağustos 2009 Çarşamba






yol bir yere gitmez
içerde
düz saçlara uğrar
ayak üstü bir akşamüstü
her plansız ürperişin sonu
hüsran
ve hüsran
çok sanat müziği bir kelimedir

yol bir yere gitmez
o bir durma biçimidir
yol yoluyla gidebilir yare
yoldan çıkabilir apansız
ve ömür bitebilir yoldan önce
ama yol bir yere gitmez
o bir durma biçimidir
yaşamak
hızlı bir ölme biçimidir
düşünce ışıktan yavaşsa
erken gidilmelidir
gerdan sözcüğüne
bir kuyumcuda da rastlayabilirsin
bir kasapta da
kalbin sızlamaz
bir kuzu yüreğini vitrinde görünce
o bir beslenme biçimidir
ama korkarsın
kurdun sevdiği havadan
ayakkabı yaparsın yılandan

yol bir yere gitmez
o bir durma biçimidir
her garantiyi istersin hayattan
oysa ölümle yaşam arası
uzun malum ince bir yol
bir yere gitmez
o bir ölme biçimidir

iyi yolculuklar denmez bir gidene
yapılamaz çünkü
çok yolculuk bir seferde
yolcu denmez her gidene
herkes o yolun taraftarı olmayabilir
hiç bir sürgün
gittiği yolu sevmez mesela

yol bir yere gitmez
o bir susma biçimidir
soğuk bir taşıtın uğultusunda

Draga 4 Ağustos 2009 Salı


"gönlümle baş başa düşündüm demin;
artık bir sihirsiz nefes gibisin.
şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
akisleri sönen bir ses gibisin.

mâziye karışıp sevda yeminim,
bir anda unuttum seni, eminim
kalbimde kalbine yok bile kinim
bence artık sen de herkes gibisin

gözlerim gözünde aşkı seçmiyor
onlardan kalbime sevda geçmiyor
ben yordum ruhumu biraz da sen yor
çünkü bence şimdi herkes gibisin

yolunu beklerken daha dün gece
kaçıyorum bugün senden gizlice
kalbime baktım da işte iyice
anladım ki sen de herkes gibisin

büsbütün unuttum seni eminim
maziye karıştı şimdi yeminim
kalbimde senin için yok bile kinim
bence sen de şimdi herkes gibisin"

Draga 3 Ağustos 2009 Pazartesi



Evinin seni içine sığdıramayacak kadar dar olduğunu fark edeceksin...

Sokağa fırlayacaksın... Sokaklar da dar gelecek...
Tıpkı vücudunun yüreğine dar geldiği gibi...
Ne denizin mavisi açacak içini, ne pırıl pırıl gökyüzü...
Kendini taşıyamayacak kadar çok büyüyecek,
bir yandan da kaybolacak kadar küçüleceksin...
Birileri sana bir şeyler anlatacak durmadan...
"Önemli olan sağlık." "Yasamak güzel."
"Bos ver, her şey unutulur."
Sen hiçbirini duymayacaksın...
Göz yaşlarından etrafı göremez hale geleceksin...
Ondan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek,
az sonra kollarında ölmek isteyecek kadar çok seveceksin...
Hep ondan bahsetmek isteyeceksin...
"Ölüme çare bulundu" ya da "Yarın kıyamet kopacakmış"
deseler başını kaldırıp Ne dedin?" diye sormayacaksın...
Yalnız kalmak isteyeceksin...
Hem de kalabalıkların arasında kaybolmak...
İkisi de yetmeyecek... Geçmişi düşüneceksin...
Neredeyse dakika dakika... Ama kötüleri atlayarak...
Onunla geçtiğin yerlerden geçmek isteyeceksin...
Gittiğin yerlere gitmek... Bu sana hiç iyi gelmeyecek...
Ama bile bile yapacaksın...
Biri sana içindeki acıyı söküp atabileceğini söylese,kaçacaksın...
Aslında kurtulmak istediğin halde, o acıyı yasamak için direneceksin...
Hayatının geri kalanını onu düşünerek geçirmek isteyeceksin....
Aksini iddia edenlerden nefret edeceksin...
Herkesi ona benzetip... Kimseyi onun yerine koyamayacaksın...
Hiçbir şey oyalamayacak seni... İlaçlara sığınacaksın...
Birkaç saat kafanı bulandıran ama asla onu unutturmayan…
Sadece bir müddet buzlu camin arkasından seyrettiren...
Bütün şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek...
Boğazın düğümlenecek, dinleyemeyeceksin...
Uyumak zor, uyanmak kolay olacak... Sabahı iple çekeceksin...
Bazen de "Hiç güneş doğmasa" diyeceksin...
Ne geceler rahatlatacak seni ne gündüzler...
Ölmeyi isteyip, ölemeyeceksin...
Belki çivi çiviyi söker diye can havliyle
önüne çıkana sarılmak isteyeceksin Nafile...
Düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek...
Rüyalar göreceksin, gerçek olmasını istediğin...
Her sıçrayarak uyandığında onun adini söylediğini fark edeceksin...
Telefonun çalmasını bekleyeceksin...
Aramayacağını bile bile...
Her çaldığında yüreğin ağzına gelecek...
Ağlamaklı konuşacaksın arayanlarla...
Yüreğin burkulacak... Canin yanacak...
Bir daha sevmemeye yemin edeceksin...
Hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek içinden...
Onun sesini bir kez daha duymak için yani tutuşacaksın...
Defalarca aradığı günlerin kıymetini bilmediğin için nefret edeceksin...
Yaşadığın şehri terk etmek isteyeceksin...
Onunla hiçbir aninin olmadığı bir yerlere gidip yerleşmek...
Ama bir umut... Onunla bir gün bir yerde karsılaşma umudu...
Bu umut seni gitmekten alıkoyacak...
Gel gitler içinde yaşayacaksın...
Buna yasamak denirse... Razı mısın bütün bunlara...?
Hazır mısın sonunda ölüp ölüp dirilmeye...?
O halde aşık olabilirsin