Oysa herkes öldürür sevdiğini
Kulak verin bu dediklerime;
Kimi bir bakışıyla yapar bunu
Kimi dalkavukça sözlerle
Korkaklar öpücük ile öldürür
Yürekliler kılıç darbeleriyle
Kimi gençken öldürür sevdiğini
Kimi yaşlıyken
Şehvetli ellerle boğar kimi
Kimi altından ellerle
Merhametli kişi bıçak kullanır
Çünkü bıçakla ölen çabuk soğur
Kimi yeterince sevmez
Kimi fazla sever
Kimi satar, kimi de satın alır
Kimi gözyaşı döker öldürürken
Kimi kılı kıpırdamadan
Çünkü herkes öldürür sevdiğini
Ama herkes öldürdü diye ölmez..
Oscar Wilde
They're pickin' up pieces of me,
While they're pickin' up pieces of you.
In a bag you will be, before the day is over.
Were you looking for somewhere to be.
Or looking for someone to do.
Stupid me, to believe that I could trust in stupid you.
And on the back of my hand,
Were, directions I could understand.
Now that old buzzard Johnny Walker,
Has gone and ruined all our plans.
Our best-made plans.
Don't leave me here, to cast through time,
Without a map, or road sign.
Don't leave me here, my guiding light,
'Cause I, I, wouldn't know where to begin.
I asked the Kings of Medicine.
They're pickin' up pieces of me,
While they're pickin' up pieces of you.
Lying on ice you will be before the day is over.
It's a case in point baby,
That you never thought it through.
Stupid me, that I could depend on stupid you.
And on the tip of my tongue,
Were, words that came out all wrong.
'Cause they were drowned in Southern Comfort,
Left to dry-out in the Sun,
The noon-day Sun.
Don't leave me here, to cast through time,
Without a map, or road sign.
Don't leave me here, my guiding light,
'Cause I, I, wouldn't know where to begin.
I asked the Kings of Medicine,
But it seems that they've lost their powers.
Now all I'm left with is the hour.
Don't leave me here, to cast through time,
Without a map, or road sign.
Don't leave me here, my guiding light,
'Cause I, I, wouldn't know where to begin.
I asked the Kings of Medicine,
But it seems that they have lost their powers.
Now all I'm left with is the hour.
Don't leave me here,
Don't leave me here, oh no-oh,
I wouldn't know where to begin.
Yeah you've fucked up for the last time,
You think you got everyone figured out.
We're living in a glasshouse,
Cause everything's shattering all around.
Now tell me what you're mad about
I'm tired of all of the nonsense.
And if you were to leave me now (yeah yeah)
I'd probably do nothing to stop it.
Cause I won't be missing you anymore,
Missing you anymore,
Kissing you anymore,
Missing you anymore,
Touching you anymore,
No loving you anymore,
Is that what you really want?
Is that what you really want?
Umutsuz olduğu bir anda sevmek ister her insan,
Birazcık şanslıysan neden olmasın?
Kendinden eminsen sevme..
Bensiz mutluysan hep öyle kal..
Eğer her gece yattığında,
Büyülü düşler sana benden bahsediyorsa
Hemen tatlı uykundan uyan..
Çünkü ben hiç uyuyamam seni düşündüğüm zaman..
Ben ki sevmekten hiç usanmam...
Her insanın istediği biraz da olsa sevmek sevilmek değilmidir? Nedense acı verdikçe seviliyoruz..ya da acı verenlerle birlikte seviyoruz..
İş görüşmesi bahanesiyle güzel geçirilen bir hafta sonu..Yine İzmir..Uzun zamandan sonra güzel bir İzmir sabahında deniz kenarında yapılan zoraki 2 dilimle geçiştirilen bir kahvaltı..Ardından arkadaşlarla görüşme..Ve nihayetinde deniz mahsüllü penne..Kalamar..Tıka basa yedikten sonra kordonun çimlerine kendini yayıverme..Herşey için arkadaşlara tşkler..
Bencil, ruhsuz ve boş gözlerle
Karşımdasın yabancı halinle
Bu ilk değil ama daha önce
Bu son demen bu kadar koymamıştı niye
Terkederken yanına al kara kaplı defterini
Akıtırsın kaleminden son sözünü iki yüzünü
Her nereye gidersen
Kendinle yüzleşirken kimse duymaz yalan söyle
Terkettiğin şehirler yarım kalmış şiirler
Sustukların büyür içinde
Her nereye gidersen Kendinle yüzleşirken kimse duymaz yalan söyle
Terkettiğin şehirler yarım kalmış şiirler
Sustukların büyür içinde
Her nereye gidersen
Neden durur masanın üstünde
Bomboş bir kağıt sevdiğin kalemle
Erken gelmeseydim
Yazacakmıydın üstüne
Bıraktığım yerde ama mutlu kal diye
Terkederken yanına al kara kaplı defterini
Akıtırsın kaleminden son sözünü iki yüzünü
Her nereye gidersen
Kendinle yüzleşirken kimse duymaz yalan söyle
Terkettiğin şehirler yarım kalmış şiirler
Sustukların büyür içinde.
Her nereye gidersen
Kendinle yüzleşirken kimse duymaz yalan söyle
Terkettiğin şehirler yarım kalmış şiirler
Sustukların büyür içinde
Her nereye gidersen
bencil ruhsuz ve boş gözlerle
karşımdasım yabancı halinle
içerde
düz saçlara uğrar
ayak üstü bir akşamüstü
her plansız ürperişin sonu
hüsran
ve hüsran
çok sanat müziği bir kelimedir
yol bir yere gitmez
o bir durma biçimidir
yol yoluyla gidebilir yare
yoldan çıkabilir apansız
ve ömür bitebilir yoldan önce
ama yol bir yere gitmez
o bir durma biçimidir
yaşamak
hızlı bir ölme biçimidir
düşünce ışıktan yavaşsa
erken gidilmelidir
gerdan sözcüğüne
bir kuyumcuda da rastlayabilirsin
bir kasapta da
kalbin sızlamaz
bir kuzu yüreğini vitrinde görünce
o bir beslenme biçimidir
ama korkarsın
kurdun sevdiği havadan
ayakkabı yaparsın yılandan
yol bir yere gitmez
o bir durma biçimidir
her garantiyi istersin hayattan
oysa ölümle yaşam arası
uzun malum ince bir yol
bir yere gitmez
o bir ölme biçimidir
iyi yolculuklar denmez bir gidene
yapılamaz çünkü
çok yolculuk bir seferde
yolcu denmez her gidene
herkes o yolun taraftarı olmayabilir
hiç bir sürgün
gittiği yolu sevmez mesela
yol bir yere gitmez
o bir susma biçimidir
soğuk bir taşıtın uğultusunda
artık bir sihirsiz nefes gibisin.
şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
akisleri sönen bir ses gibisin.
mâziye karışıp sevda yeminim,
bir anda unuttum seni, eminim
kalbimde kalbine yok bile kinim
bence artık sen de herkes gibisin
gözlerim gözünde aşkı seçmiyor
onlardan kalbime sevda geçmiyor
ben yordum ruhumu biraz da sen yor
çünkü bence şimdi herkes gibisin
yolunu beklerken daha dün gece
kaçıyorum bugün senden gizlice
kalbime baktım da işte iyice
anladım ki sen de herkes gibisin
büsbütün unuttum seni eminim
maziye karıştı şimdi yeminim
kalbimde senin için yok bile kinim
bence sen de şimdi herkes gibisin"
Evinin seni içine sığdıramayacak kadar dar olduğunu fark edeceksin...
Yalnızlığa dayanırım da,
Bir başınalığa asla.
Yaşlanmak hoş değil duvarlara baka baka.
Bir dost göz arayışıyla.
Saat tıkırtısıyla...
Korkmam, geçinip gideriz biz mutluluğuyla,
Ama ;
'Günün aydın , akşamın iyi olsun' diyen
biri olmalı
bir telefon sesi çalmalı ara sıra da olsa
kulağımda.
Yoksa ;
Zor degil, hiç zor değil, demli çayı bardakta karıştırıp,
bir başına yudumlamak doyasıya,
Ama:
'Çaya kaç şeker alırsın?'
Diye soran bir ses olmalı ya ara sıra...
Sonunda bir düğün merasimini de atlatmış bulunuyorum..Çok sevgili kankam Halit'in abisini evlendirdik bu hafta sonu.. baya yorucu bir dönemdi benim için..Off off..Üzerimde ki kıyafet tamamen anne zoruyla giydirilmiş ve sonradan benim dağınıklığımla saçılmış bir kreasyon olup way be ne şişkoymuşum dediğim bir poz.. :DArkadaki demirli yer ise benim "mapusum" da diyebileceğim iş yerim...
Ve yeni yeniden bir berber hatası sonucu ve ardından eh değişim iyidir diye kendimi avutmalarımdan birisi daha.. ben kendisine eskiden yaptığım gibi çizgi şeklinde istediğimi belirttiğim halde benim kör berber ki cidden öyledir çocuk paso yamuk kesio ve nası oluyorda göremiyor şaşıyorum.. Abeeem şurasına fazla dalmışın..Abeeeem şurada çok dik inmişin.. off yoruyor beni yoruyor.. neyse durum budur .. az daha uzatıp ucuna boncuk mu taksam ??? fikirlerinizi beklerim.. :)
sevmenin pek az çeşidi vardır gönül raflarında. birini ya da bir şeyi, seversiniz ya da çok seversiniz.
ama iş sevememeye gelince sonsuz seçenek vardır önünüzde. ister sinir olursunuz, ister gıcık olursunuz, iğrenirsiniz, tiksinirsiniz. hatta sık sık nefret bile edersiniz.
ne yazık..
ne yazık insan sevmeme çeşitlerine harcıyor mesaisinin çoğunu. oysa sevin dedi tanrı. adı sevgili olanlar bile karşılık istiyor kalbinin atış hızına. ben seni seviyorum ama dur bakalım sen de beni benim seni sevdiğim kadar seviyor musun.
oysa sevin dedi tanrı. önce sizi sevmeyenlerden başlayın işe. karşılık istemeden, pazarlıksız sevin. sizi seveni de sevmeyeni de.
yalnızlık her kimliğe doğuştan yazılı tek uğraşıdır insanın bir yaşama sırasında. tek sermayesi sahip olduğu tek şeydir kıymetini bilmelidir dedi.
yalnızdır insan hep kalabalıklara karışma telaşı bundandır. kalabalık yalnızlıklar yalnız kalabalıklar oluşur şehir şehir ülke ülke.
kalabalık arttıkça artmaktadır yalnızlık da.
insan bir ölümü istemez bir de ondan beter yalnızlığı ama ikisi de muhakkak gelir başına bir yalnız yaşama sırasında.
ölümünün değil ama yalnızlığın bir tek çaresi var dedi. tek çaresi aşktır bir yalnız yaşama sırasında nefes almanın. aşk da zaten iki yalnızlığın ortak bir yalnızlıkta buluşmasıdır dedi. aşık olun gösterin birbirinize yalnızlıklarınızı. nasılsa ayrılık insanın kendi tek kişilik yalnızlığını özlemesi. sade ölüm değil ayrılık da yaşamın emri.
evet söyledi ya da ben duydum. duyduğuma göre elbet bir ses söyledi bu söylendikçe usülen söylenir olan sözleri. evet duydum söyledi. her duyduğum ağladım. pek çok ağlayışım sırasında duydum. kalbim tutanak tuttu duyduklarıma.
soruldu dedi cevap alındı. yaşamak dedi tek marifetiniz biraz özen gösteriniz.
zulüm kimse zalimlilk yapmayınca biter, mazlumlar dahil dedi.
ama yapmayın o daha bir çocuk dedi tanrı. ya gördüm neyleyim insanlar vardı duvarın içinde. ya ben hep duvara konuştum, ya da duvar değil konuştuğum, içinde insanlar var. nedense beni anlasın istedim içinde insan olan duvarlar. bilmiyorum belki de ben gerçekten delirdim onlar haklı belkide. içinde değil duvarların insanlar, sadece arasındalar.
Yaz sıcaklarının hakim olmasıyla birlikte sakallarımın içinde kalan bölgelerde çeşitli organizmalar türemiş bulunmaktaydı..Buna iğrenç bi şekilde sivilce demeyeceğim öle gözle görülür birşey değil fakat içinde kistimsi bir olgu oluştu..Belki de içimden fırlamaya çalışan şeytanın tohumudur..Bunu da bilemicem.. O kadar kilise camii dolaştım hangi arada sızdı bedenime farketmedim bile.Olan oldu ve bende bir değişim oldu.. Bu değişim içerisinde yok olmamak adına,gidip bu illetten kurtulma çabalarına girdim.. Sakalları kestirip kutsal su ile yıkandım..